Uğur Böceği Minnoş’un Masalı
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde yeşil mi yeşil bir kırda, minicik bir uğur böceği yaşarmış. Bu uğur böceğinin adı Minnoş’muş. Minnoş’un kırmızı kanatlarında yedi tane siyah benek varmış ve bu benekleriyle çok sevimli görünürmüş. Ama Minnoş’un bir hayali varmış: Tıpkı kelebekler gibi uzun süre havada kalabilmek, bulutlara kadar uçabilmek.
Minnoş bu hayali gerçekleştirmek için her gün kanatlarını çırpar, biraz yükselir ama hemen yere inermiş. Ne kadar denese de dengesini sağlayamazmış. Diğer böcekler onunla alay edince, Minnoş çok üzülmüş ama asla vazgeçmemiş. Kendi kendine “Denemekten vazgeçmeyeceğim” demiş. Günlerden bir gün, ormanın kenarındaki çiçek tarlasından geçen bilge kelebek Luna, Minnoş’u yükseklere doğru uçmayı denerken görmüş. “Neden bu kadar uğraşıyorsun?” diye sormuş. Minnoş, “Uçmak istiyorum ama bir türlü beceremiyorum,” demiş. Luna gülümseyerek, “Eğer istersen sana yardım edebilirim,” demiş. Minnoş önce biraz çekinmiş, ama sonra cesaretini toplayıp kabul etmiş. Günlerce birlikte çalışmışlar. Luna ona rüzgarı hissetmeyi, kanatlarını doğru zamanda açıp kapamayı öğretmiş. Sonunda Minnoş, gökyüzüne yükselmiş. İlk başta kısa süreli uçmuş, sonra biraz daha uzun, derken gün gelmiş bulutların yanına kadar çıkmış.

Minnoş, artık uçan hayvanlar arasında en küçük ama en cesur olanıymış. Yardımlaşmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu öğrenmiş. Başka uğur böcekleri de onun gibi uçmayı öğrenmek isteyince, Minnoş hiç tereddüt etmeden onlara yardım etmeye başlamış. Minnoş, her sabah çiçek tarlasının üstünde süzülürken, çocuklar ona “Uçan uğur böceği” dermiş. Masal da burada, umut dolu gökyüzünde son bulmuş.
Daha fazla kısa masal okumak isterseniz Kısa Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.